Nisan sabahları Üsküdar escort başka olurdu. Boğazdan gelen serin rüzgâr insanın tenine dokunur, martı sesleri birbirine karışırdı. Fakat bu sabah, Nisan’ın güzelliği Esra için bir anlam taşımıyordu. O, Kuzguncuk kondom yokuşundan ağır adımlarla aşağı inerken, gece boyu içinde biriktirdiği yorgunluğu omuzlarında taşıyordu.
Esra, 21 yaşındaydı. Henüz çocuk denecek yaşta annesini kanserden kaybetmiş, babası ise acısını alkolle unutmaya çalışırken evdeki son huzur da yok olmuştu. Evden kaçmak zorunda kalmış, İstanbul’un kalabalığında savrulmuştu. İlk aylar park banklarında sabahlamış, sonra birileri “yardım” teklif ettiğinde çaresizlikten kabul etmişti.
Üsküdar escort tanımadığı adamların yanında geçirdiği geceler artık alışkanlığa dönüşmüştü. Adı bile yoktu o dünyada. Esra her sabah güneşi görse de kendi içi karanlıktaydı.
Bir gün Validebağ Korusu’nda, kendisi gibi yorgun bir kadına rastladı. Kadın sessizce yanına oturdu, birlikte bir süre ağaçlara baktılar. Sonra kadın milf cebinden eski bir defter çıkardı ve uzattı. “Benim adım Gülten. Bir zamanlar ben de senin gibiydim. Bu defter, beni kurtaran ilk şeydi. İçine yaz. Ne istersen. Korkma,” dedi.
O gece Esra, yıllar sonra ilk defa kalemle kâğıt buluşturdu. Acılarını, susuşlarını, adını bile unuttuğu hayallerini yazdı. Her sayfada biraz daha hafifledi.
Ertesi gün Esra, Üsküdar’daki bir kadın dayanışma merkezine gitti. Başta konuşmakta zorlandı, ama defteri gösterdi. Danışmanlar onu dinledi, sahip çıktı. Aylar sonra Esra artık küçük bir kafede çalışıyor, garsonluk yapıyordu.
İnsanların yüzüne bakabiliyor, aynaya her sabah gülümsüyordu. Geceler artık onun için karanlık değil, dinlenme zamanına dönüşmüştü.
Bir yanıt yazın