
Üsküdar escort tarihi sokaklarında sabahın ilk ışıklarıyla birlikte sessizlik yerini aceleci adımlara bırakırken, Zeynep gözlerini yavaşça açtı. Tahta döşemeleri çatlamış, nem kokusuyla yoğrulmuş hırçın küçücük bir odadaydı. Göz kapaklarının ağırlığı yalnızca uykusuzluktan değil, yaşadığı hayatın getirdiği yorgunluktandı.
Zeynep 22 yaşındaydı. Aslen Samsunlu olan genç kadın, ailesinin yoksulluğundan kaçmak ve kardeşlerini okutabilmek için İstanbul’a gelmişti. İlk günlerinde tekstil atölyelerinde çalışmış, haftalık kazancıyla ayakta kalmaya çalışmıştı. Fakat büyük şehir, hayallerini yavaş yavaş yutmuştu. Bir gün parasız kaldığında tanıştığı bir kadın ona “geçici bir çözüm” sunduğunu söylemişti. Zeynep başta reddetti ama günlerce aç kalınca sonunda pes etmişti. O gün kendinden bir parça daha eksilmişti.
Şimdi artık Üsküdar sokaklarında geceleri müşteri bekliyor, gündüzleri ise kimselere görünmeden evine çekiliyordu. Yanından geçenler başını başka yöne çeviriyor, kimi zaman hakaret ediyor, kimi zaman görmezden geliyordu. En çok da bu yok sayılmak, varlığının hiçe sayılması canını yakıyordu.
Bir akşam Salacak sahilinde vip otururken eline aldığı simidi martılarla paylaşmaya başladı. Yanına 60’larında, şefkatli yüzlü bir kadın oturdu. Kadının adı Sevim’di. Sessizce bir süre Zeynep’e baktıktan sonra, “Ben seni anlıyorum kızım,” dedi. Bu söz Zeynep’in içini deldi geçti. Sevim eski bir sosyal seks hizmet uzmanıydı ve yıllarını sokaktaki kadınlara yardım etmeye adamıştı.
Zeynep önce uzak durdu, güvenemedi. Ama Sevim her gün aynı bankta oturup onu beklemeye devam etti. Bir gün Zeynep sonunda konuştu, içini döktü, ağladı. O günden sonra hayatında küçük ama önemli değişiklikler başladı. Sevim sayesinde bir kadın sığınma evine yerleşti, orada psikolojik destek aldı. Artık geceleri sokakta değildi. Bir kafede bulaşıkçı olarak işe başladı.
Bir yanıt yazın