
Selma, 30 yaşında, gözleri her yaşadığını içinde saklayan sessiz bir kadındı. Kartal escort sahilinde otururken bir elinde küçük not defteri, diğerinde plastik bir kahve bardağı vardı. Sabah serinliğini içine çekerken etrafındaki vip insanlara, dalgalara ve uzakta belirginleşen Adalar’a bakıyordu. Bu manzara ona bir tür huzur veriyordu. Çünkü artık yalnız olmadığını hissediyordu — en azından kendi içinde.
Selma’nın hayatı kolay başlamamıştı. Hakkâri’nin küçük bir köyünde doğmuştu. Babası sert mizaçlı, annesi ise sessizdi; belki de çaresiz. 14 yaşına geldiğinde okulu bırakmak zorunda kaldı. “Kız kısmı okuyunca ne olacak?” diyen bir çevrede büyümüş, hayallerini yastığının altına saklamıştı. 17 yaşında evlendirildi, istemediği biriyle. Gencecik yaşında evin yükünü sırtladı.
İstanbul’a taşınması, daha iyi bir hayat umuduyla olmuştu ama bu umut kısa sürdü. Eşi ilgisizdi, zamanla şiddete de başvurmaya başlamıştı. Kısıtlanan cimcif hareket alanı, yok sayılan duygular, her geçen gün ruhunu daha çok tüketti. Ama içindeki küçük ses —o hiç susmayan cesaret kıvılcımı— bir gün onu ayağa kaldırdı.
Selma, bir gece sabaha karşı evden çıktı. Kimseye haber vermedi. Kartal escort geldi çünkü daha önce bir tanıdığından bu ilçenin sessiz, huzurlu olduğunu duymuştu. Sahilde bir bankta sabahladı. O gün, hayatının en korkutucu ama aynı zamanda en özgür günüydü.
Bir kadın sivil toplum kuruluşunun yönlendirmesiyle Kartal Kadın Dayanışma Merkezi’ne başvurdu. Orada önce kalacak bir oda, sonra ise iş buldu. Belediyenin düzenlediği oral dikiş kursuna katıldı. Bir terzide çalışmaya başladı. Günler geçtikçe, kendi ayakları üzerinde durdukça yüzüne renk gelmeye başladı.
Şimdi sabahları kendi evinden çıkıyor, kendi kazandığı parayla aldığı simidini çayıyla birlikte sahilde yiyor. Başkalarına küçük görünen bu anlar, onun için birer zaferdi.
Günlüğüne şöyle yazmıştı:
“Ben kimsenin hikâyesinin gölgesinde kalmayacağım. Kartal escort kendi gölgemi takip etmeyi öğrendim.”
Selma artık geçmişiyle kavga etmiyor, geleceğine sessiz ama kararlı adımlarla yürüyordu.
Bir yanıt yazın