
Melis, 23 yaşındaydı. Kartal escort, tren yoluna bakan eski bir apartmanın çatı katında kalıyordu. Geceleri, raylardan geçen trenlerin sesi ona çocukluğunu hatırlatıyordu; babasıyla Pendik’e gidişleri, annesinin sabah çayı demleyip onu işe uğurladığı günleri… Ama şimdi o ses sadece geçmişin yankısıydı. Şimdiki zaman sessizdi, durgundu, griydi.
Bir yıl önce üniversiteden ayrılmak zorunda kalmıştı. Psikolojik olarak yıpranmış, şehir değişikliğine, yalnız yaşamanın yüküne ve ekonomik baskılara dayanamamıştı. Seksi İstanbul büyük, hayat acımasızdı. Ailesi memleketteydi ama Melis dönmek istemiyordu. Dönmek, bir çeşit kabullenmek gibiydi. O ise hâlâ ayakta kalmak istiyordu.
Bir arkadaşının yardımıyla escort kartal bir kafede işe girmişti. Önce mutfakta çalıştı, sonra kasaya geçti. Ancak işler kısa sürdü. Kafe devredildi, işine son verildi. Kirası gecikti, elektriği kesildi. Her sabah aynı bankta oturup iş ilanlarına bakıyor, ama umutsuzluk daha hızlı büyüyordu.
Bir gün tanıdığı biri, “gizli kalacak” bir işten söz etti. Melis istemediğini söyledi. Ama üç gün boyunca bir şey yemeyince karar değişti. Gece işi… Kendi sınırlarının dışına ilk kez böyle zorlandı. Birkaç defa gitti, parayı aldı. Ama her sabah aynaya bakamadan güne başlıyordu.
Kartal escort melis sahilinde yürürken, belediyeye ait bir kültür merkezinin camında bir afiş dikkatini çekti:
“Kadınlara Özel Yazı Atölyesi – Kendine Ses Ver.”
Melis içeri girdi. Ne yazacağını bilmiyordu ama defteri eline alınca kalemi kaygıyla tuttu ve ilk cümlesini yazdı:
“Kırıldığım yerde hâlâ kanıyor içim.”
Atölye haftada bir toplanıyordu. Orada tanıdığı kadınlar, onun gibi susmuş, içine atmış, ama yazmakla güç toplamaya çalışan insanlardı. Her hikâyede biraz daha kendini buldu Melis. Yazdıkça geçmişin utancı değil, bugünün cesareti oldu. Bir gün yazdığı bir öykü kültür merkezinin dergisinde yayımlandı.
Artık gece işine gitmiyordu. Kültür merkezinde temizlik ve çay servisi yapmaya başladı. Basit bir işti ama onurluydu. Kelimeleriyle kendi içinden geçmeyi öğrenmişti.
Bir yanıt yazın