
Hazal, 26 yaşındaydı. Kartal escort sahilinde rüzgarı yüzünde hissederek yürürken, hayatının ne kadar değiştiğini düşünmeden edemiyordu. Eskiden sabahları uyanmak bile ona külfet gibi gelirdi. Şimdi ise yeni bir güne başlamanın şükrüyle açıyordu gözlerini. Çünkü artık özgürdü. Ve her şey Kartal’da başlamıştı.
Hazal, Bitlis’in bir köyünde dünyaya gelmişti. Kalabalık ve yoksul bir ailenin ilk kızıydı. Küçüklüğünden beri sessiz, hayalperest bir çocuktu. Öğretmen olma seks hayalini hep kalbinde taşıdı, ama ailesi onun yerine “iyi bir eş, iyi bir anne” olmasını istiyordu. 18 yaşında zorla evlendirildi. Eşiyle İstanbul’a taşındılar. Ama hayalindeki İstanbul, gördüğü İstanbul’a hiç benzemiyordu. Sadece dört duvar, yüksek sesli tartışmalar ve giderek büyüyen yalnızlıktan ibaretti.
Yıllar geçtikçe Hazal’ın içindeki ışık azaldı. Ta ki bir gece, sabaha karşı, pencere önünde titreyerek ağladığı o ana kadar. Kendine aynadan baktı ve fısıldadı: “Bitti.” O sabah, birkaç eşyasını çantasına koyarak evi terk etti.
Metroya bindi ve gelişigüzel bir durakta indi: Kartal. İlk defa adım attığı bu yerde kendini garip şekilde güvende hissetti. Sahile yürüdü, bir banka oturdu. Martılar havalanırken sessizce ağladı. O ağlayış, içindeki yılların yükünü kucaktan inmeyen serbest bırakıyordu. Kısa süre sonra bir hayırseverin yardımıyla Kadın Dayanışma Merkezi’ne ulaştı.
Orada yeni bir düzen kurdu. Dikiş kursuna yazıldı, sonra da terzilik yapmaya başladı. Az kazandı ama ilk defa kendi parasını eline aldı. Küçük bir oda kiraladı Kartal escort. Balkonuna sardunyalar koydu. Hayatı gibi onlar da yavaş yavaş canlandı.
Bir defter tutmaya başladı. İlk sayfasına şu cümleyi yazdı:
“Geçmişten kaçmadım, onun gölgesinden çıkıp kendi ışığıma yürüdüm.”
Kartal escort, onun için bir son değil, gerçek bir başlangıç olmuştu.
Bir yanıt yazın